22 Şubat 2012 Çarşamba

Tanıdık Sesler - Ayhan Kahya




Seslendirme Sanatçısı Ayhan Kahya, Transformers filminde, Optimus Prime, Matrix' de Morpheus ve Akıl Oyunları' nda Parcher gibi pek çok karakterin seslendirmesini yapmıştır. Ayrıca Aynadaki Düşman dizisinin fragmanını seslendirmiştir.

Aynadaki Düşman Tanıtım Metni
29 Ekim 1923 Kurtuluş Savaşı’nın ardından Mustafa Kemal Atatürk küllerinden doğan bir devleti dünyaya ilan etti; Türkiye Cumhuriyeti. Zor geçen yıllardan sonra çok partili demokratik hayata geçişle iktidara gelen Adnan Menderes 1958 yılında Irak, Pakistan ve İngiltere’nin katılımıyla Bağdat Paktı’nı oluşturdu. Yunanistan başbakanı Karamanlis’le Kıbrıs’ta Birleşik Devlet’in niteliği konusunda 5 Şubat 1959′da anlaşmıştı. Menderes çok kritik iki karar almıştı, son toplantı için Cenevre’ye giderken 17 Şubat 1959′da Londra yakınlarında uçağı düştü ve sağ kurtuldu. 1961 yılında 27 Mayıs darbecileri tarafından idam edildiğinde Bağdat Paktı dağılmış, Kıbrıs meselesiyse tekrar çözümsüzlüğe gömülmüştü.

Menderes’in misyonuyla yola çıktığı söylenen AP’nin genel başkanı emekli Org. Ragıp Gümüşbala bir otel odasında ölü bulundu! Adalet Parti’de Demirel’li yıllar başladı. (Kukla) Buraya Dikkat: Menderes ailesinin bütün isimleri şüpheli ölüm ve kazalarla siyaset sahnesinden silindi.
23 Kasım 1970 yılında Türkiye Avrupa Ekonomik Topluluğu ile Brüksel anlaşmasını imzaladı. Ankara anlaşmasının devamı niteliğindeki bu adım Avrupa sürecini sağlamlaştırtırmıştı. 12 Mart muhtırasıyla 1971′de hükümeti düşüren darbe süreci olmasaydı, Brüksel anlaşmasına göre Türkiye 22 yıl sonra “Ortak Pazar” yani Avrupa Birliği’ne tam üye olacaktı!

Şiddetin bütün yurda yayıldığı günlerde, 1 Mayıs 1977′de Taksim meydanındaki olaylarda kimliği belirsiz kişilerin açtığı ateşle 36 kişi can verdi.

7 Mayıs 1977′de Bülent Ecevit “Kontrgerilla hareket halindedir. 1 Mayıs’ta parmağı vardır” dedi. 29 Mayıs 1977′de Ecevit İzmir Çiğlide, Türkiye’de sadece 3 tane olduğu belirlenen özel bir silahla yakınındaki polis tarafından suikaste uğramasına rağmen sağ kurtuldu!

24 Mayıs 1978′de Türkiye’de kontrgerillayı ilk kez dava konusu yapan savcı Doğan Öz, Ankara’da öldürüldü.

12 Eylül 1980 darbesi “Şartların olgunlaşmasını bekledik.” diyen Kenan Evren komutasında gerçekleştirildi. Darbeyi yapanların önünde birçok sorun varken darbeden hemen sonra 20 Ekim’de Türkiye vetosunu kaldırarak Yunanistan’ın Nato’ya dönüşüne izin verdi.

Büyük bir değişimin öncülüğüne soyunan Başbakan Turgut Özal, 1988′de genel başkanın belirleneceği olağan kongre sırasında uğradığı suikastten yaralı olarak kurtuldu. Suikastçi yıllar sonra “Herşeyi vatan için yaptım.” diyecekti. 1993′te Orta Asya gezisinden hemen sonra vefat eden Özal’ın ailesi ise yıllar sonra zehirlenerek öldüğü konusundaki şüphelerini açıkladı.

Aynı yıl terör, devlet, mafya ilişkilerine odaklanan ve gizli belgelere ulaştığı söylenen gazeteci Uğur Mumcu bombalı bir suikaste kurban gitti. Olayın faillerinin derin devlet tarafından himaye edildiği iddiaları ortaya atılacak. bir devlet görevlisi “Bu tuğlayı çekersek, duvar üstümüze yıkılır.” itirafında bulunacaktı.
2 Temmuz 1993 yılında 37 kişinin can vermesiyle sonuçlanan Sivas olayları, alevi – sünni gerginliğini alevlendirdi. Bu olaydan tam 3 gün sonra 5 Temmuz 1993′te bu sefer Erzincan’ın sünni Başbağlar köyü kana bulandı ve 29 kişi katledildi. İnançlar üzerinden bir iç savaş provakasyonu yaşanıyordu.
1993′te tam gerçekleştirilemeyen oyun 12 Mart 1995 de Gazi mahallesinde sahneye konulacaktı. Silahların bırakılmasının konuşulduğu günlerde, 33 erin katledilmesiyle, Sabancı suikasti gibi iş dünyasında şüphe uyandıran cinayetlerle Güneydoğu’daki kardeşlik ve bütünlük yanlısı kanaat önderlerini eşi görülmemiş yöntemlerle ortadan kaldıran yeni bir Hizbullah yapılanmasıyla, Türkiye kan kaybetti. Özal’la başlayan dünya aktörü olma rüyası zamansız bir şekilde sona ererken, Türkiye tekrar kendi içine kapanacak ve iç gerilimleriyle enerjisini tüketecekti.

1996 yılında, bir otomobil kazasıyla ortaya çıkan Susurluk skandalıyla devlet, mafya, siyaset üçgeninde derin devlet yapılanması ve faili meçhuller tartışılmaya başlandı. Hiçbirşey eskisi gibi olmayacak dendi. Ama teşkilat devredeydi.

1994 Refah Yol iktidarıyla, statükoyu sarsan bir yenilenme gerçekleşerek siyasi aritmetik değişmiş ancak güç dağılımında taşlar yerinden oynamamıştı. 28 Şubat 1997′de Refah Yol hükümetine karşı yürütülen ve aktörleri tarafından “Postmodern Darbe” olarak nitelenen 28 Şubat süreci demokrasiyi askıya aldı! Aynı anda yaşanan ekonomik istikrarsızlık ve yolsuzluklarla 20′yi aşkın banka 70 milyar dolarlık zararla batacaktı.

2001 ekonomik krizinin yaralarını sarmak için gönderilen süper bakan Kemal Derviş’in Dsp’yi bölerek yeni parti kurma hamlelerinin ardından Ecevit hükümeti dağıldı.
Adalet ve kalkınma partisi iktidara gelecek ve Avrupa Birliği sürecini hızlandıracak bir programla iş başı yapacaktı.

1 Mart 2003 tezkeresi reddedilmesiyle Türkiye’den tam destek bulamayan Amerika Irak’ı işgal etti. Siyasal ve ekonomik istikrar Türkiye’nin yeniden güç ve prestij kazanmasına imkan sağlayacaktı. Ancak Türkiye’nin 11 Eylül’ü gecikmedi. 15 Kasım 2003′te Sinagog, 20 Kasım 2003′te İngiliz konsolosluğu ve HSBC Bankalarına yönelik saldırılar, ahtapotun kolunun ne denli uzun olduğunu gösterecekti. Havaya yükselen sarı duman Türkiye’nin soluğunu kesecekti.

9 Kasım 2005 Şemdinli olayları, 5 Şubat 2006 Rahip Santaro cinayeti, 5 Mayıs 2006 Cumhuriyet gazetesine bombalı saldırı, 17 Mayıs 2006 Danıştay saldırısı, 19 Ocak 2007 Hrant Dink suikasti ve 9 Temmuz 2008 ABD Başkonsolosluğu saldırıları teşkilatın ayak sesleridir.

Vatan adına öldürecek, vatan adına güç sahibi olacaklardı… Bu kez mutlu sonlarını yazamadılar. Türkiye Cumhuriyeti anayasal hükümetini devirmek ve demokratik dünyadan koparmak amacını güden, devlet içine kümelenmiş illegal bir yapılanmaya karşı operasyonlar başlatılacaktı.

Her dönemde büyük oyun, küresel iktidar savaşlarının hedefinde olan Türkiye kökleri geçmişin karanlığına gömülmüş, kendini bu toprakların kurtarıcısı ve sahibi sanan, hayali vatanseverlerin tutsağı olmaktan kurtulmaya çalışıyor. Bu ülke maskelenmiş yüzleri, kirli ilişkileri, faili meçhulleri çözmeden özgür olamayacak! Türkiye, vicdanıyla, tarihiyle, ezberleriyle yüzleşiyor. Aynadaki düşmanla son kozunu paylaşıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder